Gelişiyorum, Öyleyse Varım! (Melih Arat)

Sayın Melih Arat’ın bir yazısı, Orjinali için tıklayın.

Bugün yerini geleceğe bırakırken kendisi geçmişe karışıyor. İnsanlar da eğer geleceğin bir parçası olacak şekilde değişemezlerse onlarda geçmişin bir parçası oluyorlar.

Değişimin en büyük lokomotifi iş alanında.
İş alanındaki bu değişim, bütün aile hayatımızı, özel yaşantımızı da etkiliyor. İnsanlar daha yenilikçi ürün ve hizmetler istiyorlar ve bunları kabulleniyorlar. Daha farklı bankacılık hizmetleri, daha farklı cep telefonları ve hizmetleri, daha farklı arabalar ve diğerleri. Bütün bunlar da şirketleri daha farklı, kendini daha çok geliştirmiş ve sıra dışı elemanlar ile yöneticiler bulmaya itiyor. Dolayısıyla daha çok okuyan, daha çok kurslara giden, daha çok projesi olan, interneti çok daha iyi kullanmak durumunda olan insanlar olmamız isteniyor. İş dünyasının beklentileri, üniversite mezunu olmayı, bilgisayar kullanmayı ya da bir yabancı dil bilmeyi çoktan aşmış durumda. Bu anlamda bugünün gençleri, anne-babalarının döneminden çok daha fazla kendilerini geliştirmek durumundalar.

Eskiden devlet memuru olmak, hayatını kurtarmak anlamına geliyordu.
Bugün ise önemli ölçüde tek düze bir yaşama mahkum olmak anlamına geliyor. Özel bir şirkette profesyonel çalışmak da, özellikle ismi olan bir kurumda geçmişin önemli amaçlarından biriydi. Bugün markalaşmış özel bir şirkette çalışma imkanı oldukça az. İş başvurularında rekabet çok yüksek. Bununla birlikte özel bir şirkete girdiğinizde kaderinizi belirleyen birkaç unsur var: Yöneticiniz, yöneticinizin yöneticileri, şirketinizi ya da bölümünüzü piyasadan silecek rakipler, değişen müşteriler ve değişen teknoloji. Bütün bunlar, büyük sevinçle işe başladığınız markalaşmış özel şirketten sizi çıkararak yeniden işsiz kalmanıza yol açabiliyor.

Ne yapmak gerekiyor?
Cevap basit. Kendi ayaklarımızın üstünde durma becerisi kazanmak gerekiyor. Yaşamımızda karar seçenekleri önümüze çıktığında, seçim yaparken basit bir şeyi değerlendirebiliriz. Alacağımız karar kendi ayaklarımızın üstünde durma becerisini geliştiriyor mu, geliştirmiyor mu? Aynı soru anne-babalar ve genç olmuş çocukları için de geçerli. Çocuklarımızın bize aykırı gelen karar fikirleri, kendi ayaklarının üstünde durma becerilerini geliştiriyor mu? Anne-babaların kabul etmekte en çok zorlandıkları fikirlerden bir tanesi, çocuklarının da birer birey olduğu. Kendi ayaklarının üstünde durmak, kendini geliştirmek, üretmek ve kendini geçindirmek kavramı öncelikle birey olmaktan geçiyor.